Ortadoğu’da bazen bir savaş kadar yankı uyandıran şey, bir vize kararıdır.
Son günlerde bunun yeni örneğini yaşadık. “Mazlum Abdi” adıyla tanınan, Suriye Demokratik Güçleri (SDG) Komutanı, yani ABD’nin Suriye’deki en önemli saha ortağı olan isim, Washington’un kendisine vize vermediğini açıkladı.
Abdi, “Tüm koşulları yerine getirdik, buna rağmen ABD Dışişleri Bakanlığı bize vize vermedi. Bu bir hakaret, bu ortaklığa yakışmıyor” dedi. Sözleri, sadece kişisel bir sitem değil; ABD–SDG ilişkisinde yeni bir çatlağın işareti olabilir.
“Dostluk” Testinde Bir Ret Mührü
Abdi’nin sitemi, sahadaki bir generalin öfkesi gibi görünse de, aslında çok daha fazlasını anlatıyor.
ABD, 2015’ten bu yana IŞİD’e karşı savaşta SDG’yi en güvenilir yerel müttefik olarak destekledi. Silah, eğitim, hava desteği… Hepsi verildi. Abdi defalarca Washington’a davet edildi, Amerikalı generallerle yan yana fotoğraflar verdi.
Şimdi ise aynı isim, Washington’a adım atamıyor.
Neden?
Bu sorunun cevabı açıkça verilmedi. Ama diplomatik kodları bilenler için bu bir “uyarı mektubu” gibidir.
ABD, “Ortaklığımız sürüyor ama politik meşruiyet sınırını aşma” diyor.
Başka bir deyişle, Abdi’nin Washington’da ağırlanması, Türkiye ile ilişkileri doğrudan krize sokacak bir adımdı. Bu nedenle Dışişleri kapıyı kapatarak mesajı dolaylı yoldan iletti:
“Biz sahada ortağız, ama diplomatik masada değil.”
Washington’un Denge Oyunu
ABD’nin Suriye politikası yıllardır iki paralel çizgi arasında gidip geliyor:
Bir yanda “terör örgütü uzantısı” olarak gördüğü PYD/YPG’ye karşı sert bir tavır talep eden Türkiye;
diğer yanda “IŞİD’le savaşan en etkili güç” olarak tanımladığı SDG.
Washington, her iki hattı aynı anda yürütmeye çalışıyor, ama ipin ortasında kalıyor.
Mazlum Abdi’ye vize verilmemesi, bu dengenin Ankara’ya doğru kaydığını gösteriyor.
Türkiye’nin uzun süredir dillendirdiği “ABD, terörle arasına mesafe koymalı” çağrısının dolaylı bir karşılığı bu.
Sahadaki Müttefik İçin Soğuk Bir Duş
Ancak Suriye’nin kuzeyinde bu karar, “soğuk duş” etkisi yarattı.
Çünkü Abdi, sadece bir komutan değil; uluslararası koalisyonun yüzü olarak görülüyordu.
Onun Washington’da kapıdan çevrilmesi, SDG içinde “Bizimle iş bitti mi?” sorusunu gündeme getirdi.
Bu duygusal kırılma, sahadaki güven zincirini zedeleyebilir.
Zira Ortadoğu’da savaş sadece silahla değil, güven duygusuyla da kazanılır.
Eğer bir taraf kendini dışlanmış hissederse, o boşluğu başka aktörler – örneğin Rusya veya İran – doldurmakta gecikmez.
Amerika’nın Sessiz Mesajı
ABD bu kararla aslında açık bir mesaj verdi:
“Bizim için SDG bir araçtır, amaç değil.”
Yani Washington, Suriye’deki askeri işbirliğini sürdürecek ama siyasi tanınma ya da diplomatik statü vermeyecek.
Bu, sadece Mazlum Abdi’ye değil, tüm Suriye kuzeyindeki oluşuma yönelik bir statü uyarısıdır.
Ama bu da tehlikeli bir oyundur. Çünkü Washington’un verdiği silahlar ve kurduğu yapılar, sahada bir güç üretmiş durumda.
Bugün reddedilen general, yarın kendi ajandasını bağımsız yürütmeye karar verebilir.
Ortadoğu tarihi, bu tür “bağımsızlaşma” anlarının nelere yol açtığını defalarca gösterdi.
Küçük Bir Ret, Büyük Bir Dönemeç
Mazlum Abdi’ye verilen vize reddi, sadece bürokratik bir işlem değil; bir stratejik yeniden konumlanma işaretidir.
ABD, Türkiye ile ilişkilerini düzeltme ve bölgedeki gerilimi düşürme arayışında, SDG’ye “bir adım geri çekil” diyor.
Sahadaki ortaklık sürebilir, ama siyasi alan daralıyor.
Mazlum Abdi için bu olay kişisel bir hayal kırıklığı olabilir;
ancak Washington için bu, Ortadoğu denkleminde yeniden “denge” kurma hamlesidir.
Kısacası, bu vize kararı, kâğıt üzerinde küçük ama jeopolitik olarak büyüktür.
Ve her zamanki gibi, bu satranç tahtasında piyonlar değil, mesajlar hareket ediyor.
Yorum Yazın